Öne çıkanlar
Günü kurtarmak | Erhan Yurdayüksel

Günü kurtarmak | Erhan Yurdayüksel

9 Ağustos tarihi, küresel ekonomiyi derinden sarsan krizin 5. yıl dönümüydü.
Geriye doğru bakıldığında krize kısa ömür biçenler, uzun vadeli çözümler önerenler, kahinler, piyasada iki-üç ekonomi terimi ezberledikten sonra kaleme sarılanlar, piyasa hakkında yorumlarda bulunanlar, kısa gün karı üzerine yoğunlaşan çağın gerisinde kalmış olanlar ve tüm bunlara rağmen kriz ortamını fırsata dönüştürmeyi bilen yatırımcıların tavan yapan birikimlerini gözlemlediğimiz beş koca yılı geride bıraktık.
Bu beş yılda, tüm dünyada pek çok bankanın tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğünü, Politikacının kriz nedeniyle koltuğundan olduğunu, bazılarının ise istikrar vaadiyle koltuklarına yapıştığını ama krizin halen devam ettiğini istemeyerek yaşamaktayız.
Dünyanın farklı yerlerine sıçrayan ve daha büyük bir çığ haline dönüşen ekonomik krizde ortaya serilen gerçek veriler sadece zamana karşı vakit kazanmayı içermekteler.
Krizin dünden bugüne değin zorluklarla geçen beş yılını irdelersek:
Lehman’ın batışı krizin sembolü oluşunu,
2008 yılında yaşanan gelişmenin öncü şokları ile bir yıl öncesinden piyasaları uyarmaya başlayışını,
Gazetelerin ekonomi sayfalarında yer alan tek tük korku sinyallerini,
Fransız Bankası BNP Paribas’dan ilk işaret fişeğini,
Bankadan yapılan, yatırımcıların fondan para alamayacaklarının açıklanmasını,
Bankanın likiditesindeki buharlaşma nedeniyle sıkıntı yaşanabileceği uyarısında bulunulmasını,
Bankalar bilançolarındaki toksik varlıklar nedeniyle birbirleri ile iş yapmaktan çekinmeye başlamasını,
Northern Rock isimli bankanın 14 Eylül 2007 tarihi itibariyle adının fazlaca gündeme gelmeye başlamasını,
Bu bankada bir günde 1 milyar poundluk miktarın geri çekilmesini,
BBC raporlarında bankanın İngiltere Merkez Bankası’ndan yardım isteyeceğinin yer almasını,
Birkaç gün sonra 10 milyar pound İngiltere Merkez Bankası tarafında piyasalara enjekte edilmesini,
13 Aralık 2007 tarihinde ise piyasalarda bankalara dair haberlerin yakın takibe alınmasını,
İngiltere, ABD, Kanada ve İsviçre Merkez Bankaları’nda milyarlarca dolar ortak bir müdahale ile piyasalara sürülmesini,
2007 yılında 17 milyar dolar değerindeki Bear Stearns Bank’ın 17 Mart 2008 tarihinde JP Morgan CEO’su Jamie Dimon tarafından 240 milyon dolara satın alınmasını,
Wall Street’te başlayan çalkalanmaları…
Ve krizin sembolü Lehman Brothers’ın 3.9 milyar dolarlık zarar açıklaması sonrasında 15 Eylül 2008’de batmasını,
Boşalan ofislerdeki Lehman çalışanlarının fotoğrafları ile soğuk duş etkisi altına giren piyasaları…
İngiltere’de hükümetin 13 Ekim 2008 tarihinde kriz sürecine el koyması, HBOS, Llyods ve Royal Bank of Scotland 37 milyar poundluk yeniden sermayelendirme yapılacağının açıklanmasını,
İngiltere’den hemen sonra ABD’nin 250 milyar dolarlık bankacılık planını duyurmasını,
ABD’nin büyük bankalarında Merrill Lynch devletin de zoru ile 11 Aralık 2008 tarihinde Bank of America’ya satılmasını,
Bankanın 35 bin çalışanın işine son verilmesini,
50 milyar dolarlık bir anlaşmaya mecbur bırakılmasını,
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King’in, parasal genişleme yapılacağını açıklaması sonrasında 75 milyar pound’un basılması ve tahvil alımı ile gerçekleşecek olan hamleden 4 gün sonra Londra Borsası 6 yılın dibini görmesini,
Yunan trajedisinin 11 Nisan 2011 tarihi itibariyle piyasalara rahatsızlık verecek biçimde başlamasını,
Yunanistan’ın halının altına süpürdüklerinin yanısıra uzun sure gizlemeyi başardığı kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesini,
AB’nin Birliğin yaramaz çocuğunun verileri yanlı ve yanlış açıkladığı durumun veriler ile uyuşmadığının anlaşılmasını,
Yunanistan için AB, IMF tarafından hazırlanan; ilk etapta 30 milyar euro daha sonra 110 milyar euro derken 155 milyar euroluk destek paketlerinin açıklanmasını,
Yunanistan’ın ardında Portekiz ve İrlanda’nın kriz sürecine katılmasını,
Euro Birliği’ni dağılmanın eşiğine sürükleyen günü kurtarma üzerine hazırlanan çözüm planlarını,
Avrupa’nın devlerinin yardım talep etmek zorunda kalmalarını,
Piyasalarda ‘Sırada hangi ülke var?’ tedirginliğini,
8 Ağustos 2012’de İspanya’nın borçlanma faizlerinde tehlikeli yükselişini,
İtalya’nın yardım isteme tekliflerine sıcak bakmamasını,
Avrupa’nın lokomotifi konumundaki Almanya’nın bile krizin nefesini ensesinde hissetmesini,
Bütün bu yaşananları beş yıl boyunca gözlemledik.
Dünden bugüne geçen beş yıllık zaman dilimine bakıldığında, küresel ekonomik krizin günü kurtarmak ve zaman kazanmak amacıyla yapılan çözüm planlarıyla sona ermeyeceğini anlamak hiç de zor olmasa gerek!..
www.erhanyurdayuksel.com

Benzer yazılar