Son yıllarda teknolojiyi elinde var olan madenlere göre kullanmayı başaran Çin, geleceğin ekonomisine yön verecek rotayı da belirlemiş durumda.
Nanoteknolojiyi yaygın biçimde kullanan Çin, bu teknoloji ile yakın gelecekte tüm Dünya´nın sanayi kollarına ve insan hayatına yön verileceğinin bilincinde.
Çin, elektronik cihazların üretiminde kullanılan Lanthanum, Neodimium, Terbium gibi 17 nadir madenin en büyük üreticisi, hibrid motor, led ampul üretiminde ve nanoteknolojide kullanılan nadir metal kaynağının yüzde 95´ini, antimonun yüzde 87´sini, tungstenin yüzde 84´ünün sahibi konumunda.
Çin, gelecek planlarını kullanmış olduğu teknolojik yatırımlara göre yapıp, geçen 7 yılda söz konusu madenlerin ihracatını yüzde 45 oranında azaltmanın yanısıra stratejik madenlerin işletmelerini de devletleştirdi.
ABD´den, Avrupadan, Dünya´nın birçok ülkesinden Çin´e yatırım için giden dev şirketler bu ülkeye sadece ´işçilik ucuz´ diye gitmiyor.
Çin, ham madde satışını sınırlayarak ´Gel yatırım yap, mamulünü burada imal et !´ diyor. Seçim şansı olmayan işletmeler de gidip yatırımlarını Çin´e yapıyor.
Yabancı yatırımcının gelmesiyle ilgili değişik söylemlerde bulunan yetkililer, Nasreddin Hoca´nın ´Halep oradaysa arşın burada´ fıkrasını anımsayarak Çin´in yabancı yatırımcı stratejilerini iyi takip etmek zorundadırlar.
Yeni teknolojinin olmazsa olmazlarından olan madenlerden, Dünya´nın en büyük lityum rezervi Afganistan´da olduğu araştırmacılar tarafından açıklanırken, Afganistan iç savaşla uğraşmaktadır.
Önemli Bor madeni rezervlerine,yeni teknolojilerde kullanılan nadir madenlere sahip Türkiye ise malesef terörle ve kısır iç çekişmelerle zaman kaybetmektedir.
Kaplumbağa adımlarıyla gelişmeye çalışan ülkeler, gelecek 100 yıllık kalkınma planıyla hareket eden Çin´in teknolojik rotasını takip edebildikleri taktirde, ekonomik kalkınmalarını dünya ekonomi liginin üst sıralarına ışınlamayı başaran ülkeler olacaktır.