Ekonomik kriz Avrupa´yı derinden sarstı.
Avrupa´da ekonomik sorunların biri bitmeden diğeri başlıyor.
Kıta ülkelerinin çoğu bütçe açıklarıyla boğuşuyor.
Avrupa ekonomisi her geçen gün biraz daha zayıflıyor.
Avrupalı işşizlik ve gelecek korkusuyla harcama yapmıyor.
Yaşlı nüfus nedeniyle tüketim oranında büyük azalma görülmekte.
Kıta ekonomisinde ise çıkış için kemer sıkma politikaları gündemden düşmüyor.
Avrupa´da kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıladaki eksilme, ABD ile kıyaslandığında yüzde 24´leri buldu. Bu eksilmenin rakamsal boyutununda yaklaşık 4.5 trilyon dolar olduğu tahmin edilmekte.
Avrupalıların çalışma hayatında dinlenmeye daha çok zaman ayıran bir yapıyı tercih etmeleri yavaş büyümenin sebeplerindendir. Avrupa´da verimli çalışma ortamının azalması üretimi negatif yönde etkilemektedir. Üretim artmadikça, dinamizmle ilgili reformlar acil olarak ele alınmadıkça Avrupa´nın borç sorunları bitmez.
Avrupa verimlilik verilerinde zamanında ABD ile at başı tabir edilen bir seyir izledi. Geçen 20 yıllık süreçte ise verimlilik açısından nal toplama dönemi yaşanmaya başladı.
Kıtanın gayri safi yurt içi harcamada 20 yıl öncesine dönebilmesi için yüzde 30 civarında bir verimlilik artışı yakalaması gerekmekte.
Geçen 20 yıllık süre, Avrupa´da verimliliği düşürmüştür ama iş gücü katılımını da artırmıştır.
Bu dönemde kadın iş görenler ve ileri yaşta insanlar yumuşatılan istihdam piyasasında çalışma imkanına sahip olmuşlardır.
Zamanında yapılan reformlarla istihdam alt yapısını oluşturan Avrupa; kamu ve özel sektörlerde verimliliği arttıracak acil reformlarla kısa sürede, ´tüylü fötür şapkalı´ döneminde olduğu gibi refah düzeyini yakalayabilir.