Senenin belli dönemlerinde
İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Edirne’de, Van’da…….
Otogarlarda şenlikler vardır.
Davullar çalar, bayrak ellerinde gencecik delikanlılar omuzlarda, havalarda.
Vatan borcudur namus borcudur…
Yerine getirmek için düğüne gider gibi giderler peygamber ocağına.
Bayrağı sırtına sarınıp gitmek iyi de,
Bayrak tabutuna sarılıp da geldiğinde,
Yanıyor içimiz…
Köz gibi oturuyor yüreğimize şehit haberleri…
Bizdeki siyasiler de seçimi kazandıklarında davullar çalar,
Düğüne gider gibi giderler Meclise,
millet iradesini yerine getirmeye…
İstenildiğinde, yatak odalarının görüntülenebildiğini,
herkesin dinlenebildiğine şahit olmuştur bu millet.
Bir karış toprak söylemleriyle çıkıp nutuk atarlar ama,
Vatan topralarının sınırları kevgire dönmüş,
Ağır silahları burnumuzun dibine kadar getirmiş düşman.
Hedef olmuş karakollar, okullar, lojmanlar,…
Hedef olmuş ülkemin Polisi, Mehmetçiği kalleş namertlere !..
Sormazlar mı adama,
küresel güç nasıl sınırlarına
sahip olamıyor? Diye…
Sormazlar mı,
istendiği zaman yatak odaları görüntülenirken,
neden sınırlara kör gözle bakılır?.. Diye..
Sormazlar mı,
bunca yiğidin kanının vebalini
Nasıl ödeyeceksiniz?..Diye
Yıllardır sahnelenen komedi ile dram..
Oyuncular aynı, senaryo aynı.
Şaşırıyorlar elbet bitmedi, bitmiyor diye,
Uykuda olanlar hala uyanmasa bile,
Bir gün uyandıklarında,
Atadan yadigar süngüye bakıp şaşıracaklar,
Süngü çıkmış kılıfından bilenmiş hazır,
Ve o gün anlayacaklar ki,…
Bu vatan uğruna canını veren aziz şehitlerimiz,
Boşuna ölmediler….