Kim bilir sevginin ne çok çeşidi vardır?..
en küçüğü katledilmekten vazgeçilemeyen,
doğa sevgisi!..
Aşkla bir araya geldiğinde, en masum olanı insan sevgisi,
bu sevginin hikâyesini iki kişiden başka kimse bilemez…
En zavallı ve masum gözükeni doğa sevgisidir aslında.
Ama aynı zamanda en çok ihanete uğrayan ve çaresizce
dillerden dillere dolaşan, herkesin bildiği halde,
bilmezden geldiği sevginin hikayesidir bu.
***
Oysa her ihanetin bir bedeli yok mu?..
Dünya’da bir milyardan fazla insan su sıkıntısı çekiyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü,
artan su kıtlığının ciddi etkilerine karşı uyarıda bulundu.
2020 Gıda ve Tarım Raporu’na göre dünya genelinde,
bir milyar 200 milyon insan su sıkıntısı ile karşı karşıya.
Su kıtlığının yaşandığı bölgelerde yaşamın olumsuz etkilendiğine
işaret edilen raporda, bu bölgelerdeki çok sayıda kişinin
evini, yurdunu terk etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.
***
Doğaya ihanet eden mağdur olamaz düşüncesi yer etmiş bazı kafalarda,
‘Cehalet!’ demek kolay!..
Cahil gözüyle baktıkların sahip çıkıyor deresine, toprağına, köyüne.
Sorun yanınızdakine hiç doğaya ihanet ettin mi?..
Derin bir sessizlik sonrası;
“Öylesine hani bir keresinde…”
diye başlayıp sonu gelmeyen itiraflar…
“O zaman susuzluk sana müstahak!..”
güzel bir yanıttı aslında fakat,
susuzluk sorunu sadece yanınızdakini değil,
hepimizi ilgilendirmiyor mu?
Unutmayalım;
Doğa, asla ihaneti ve ihanet edenleri affetmez!..
***
“Şimdi ne alakası var?” derseniz,
Su sorunun en fazla büyük şehirleri,
tarım, sanayi gibi bir çok farklı sektörü,
kırsal kesimlerde yaşayan yoksulları,
kadınları, çocukları ve halkları olumsuz yönde etkilediği,
nüfus artışına bağlı olarak kişi başına düşen su miktarının,
son 20 yılda yüzde 20 oranında azaldığı belirtilen
BM raporunda, bu oranın Kuzey Afrika ve Batı Asya’da
yüzde 30’u bulduğu, Türkiye’nin de susuzluktan
en çok etkilenen ülkeler arasında olduğu ifade ediliyor.
Türkiye’nin yıllık ortalama yağış tutarı 727 mm idi;
Günümüzde sadece 55.1 mm’ye düştüğünü anımsatırım.
***
‘Ne kadar çeşidi var sevginin, ihanetin?..’
Sorusuna geri dönersek eğer;
Doğaya ihanet etmekle bir millete ihanet etmek,
Doğayı sevmeyip vatanı seviyor görünmek!..
Ya da birileri doğayı katledip zenginleşirken…
Yoksul mutfağını, çaresizce akıtılan gözyaşlarıyla
bir bardak suya muhtaç duruma düşürmek!..
Sevgi ve ihanetin çok çeşidi var tabi ki.
Ama iklim değişikliğinin sonuçlarını yaşadığımız
bugünlerde, ihanete uğramamış doğa sevgisine,
her zamankinden daha çok ihtiyacımız var…
***
*Koronavirüs salgını boyunca bizler için canları pahasına mücadele veren
Sağlık Çalışanlarına Minnet Borçluyuz…
Erhan Yurdayüksel
07.01.2021