İşin asıl doğrusu , çayın taşıyla çayın kuşunu avlamaktır. AB fonlarıyla ilgili Türkiye´de hazırlanan projelere baktığımızda bu projelerin çoğunun sonuçlanmasının mümkün olmayacağını da görürüz. Aslında AB fonlarında hazır açılmış dosyalar var. Bu dosyalara katılabilecek projelerin yapılması mümkün. Bugün ülkemizde hazırlananlara bir göz attığımızda bu projelerle ilgili verileri anlamak, labirent bulmacalarını çözmekten daha zor.
Proje denetmenlerinin üzerinde ilk durdukları projenin risk verileridir.Bu veriler nerede?
Kaç tane proje bir risk denetim şirketinin kontrolünden geçmiş? Bunlar cevap verilemeyen sorular. Son dönemlerde yaşanan ekonomik krizde daha çok kendini gösteren risk yönetimini işin içine sokulmazsa bu işler malesef olmaz.
Fortis Bank Belçika Hükümeti tarafından risk döneminde desteklendi ve satışa çıkarıldı. BNP Paribas bastı parayı aldı demek isterdim ama ortaya konan sadece taahhütler vardı. Taraflar taahhütleri yerine getirdi ve satış gerçekleşti. BNP Paribas Fortisi satın aldıktan altı ay sonra mevduatını toplamda 2.2 milyara çıkarmayı başardı. Satın almanın özünde çayın taşıyla, çayın kuşu tabiri var.
En önemlisi de satın alan bankanın risk yönetim sirketiyle olan bağı ve bu şirketten aldığı raporlar. Raportörlerden biri verileri ortaya koyan aktüerden bahsederken sanki geleceği okuyan bir kahinden bahsediyor. Ama işin gerçeği riskin profosyonelce doğru çekilen rontgenidir.
Risk yönetimiyle ilgili verilebilecek örnekleri yazmaya kalkarsak sayfalarca yazılır.
Konunun özüne dönersek gözümüzün önündeki örneklerden yola çıkarak şu AB fonlarından ülkemiz nasıl yararlanır ona bakalım. Bu fonları alıp kullananlar çayın kuşunu avlarken biz çayın kuşlarının kaçmasına seyirci kalmayalım.